Güncel Haberler

2024’te daha düşük enflasyon ve ücret artışı mı olacak? S&P Global’in beklentisi ne?

Euronews Business, S&P Global’in EMEA bölgesi baş ekonomisti Sylvain Broyer ile Euro bölgesinin 2024 ekonomik görünümü hakkında konuştu. Broyer, Doğu Avrupa ülkelerinin önümüzdeki yıllarda Batı’dan büyük miktarda doğrudan yatırım çekmesinin muhtemel olduğunu söyledi.

REKLAM

S&P Global’in EMEA bölgesi baş ekonomisti Sylvain Broyer, euro bölgesi ekonomisinin muhtemelen gelecek yılın ilk çeyreğinde yumuşak bir iniş yaşayacağını söyledi.

Enstitü, son raporunda avro bölgesi enflasyonunun 2024’te %2,9 civarında olmasını ve ücret artışının 2023’teki %5’ten %4’e düşmesini beklediğini belirtti.

Euro bölgesi özel sektörü şu anda gayri safi yurt içi hasılanın %4,5’i oranında net finansman kapasitesine sahiptir. Bu, hükümetin finansman ihtiyacının yaklaşık %0,6 üzerindedir ve ekonomik toparlanmanın zorlaşması durumunda iyi bir güvenlik ağı sağlar.

Yumuşak iniş senaryosunun bir diğer desteği ise güçlü finansman koşullarıdır; Çoğu Avrupa bankası ve finans kurumu faiz oranı risklerini yönetmiştir. Avrupa gayrimenkul sektörü aynı zamanda artan sayıda sabit faizli ipoteklerle de desteklenmektedir.

Faiz oranları ne olacak?

Bu nedenle S&P Global, Euro Bölgesi ekonomisinin 2024 yılında %0,8 civarında büyüyeceğini tahmin ediyor. Bu oran önceki %0,9 beklentisinin biraz altında olsa da yine de büyük ölçüde beklentilerle uyumlu. Bu aynı zamanda Avrupa Merkez Bankası’nın 2024’te enflasyonun daha da düşmesinin ardından faiz indirimine girmesine de bağlı.

Bu senaryoda ekonomik risklerin yanı sıra Avrupa ve uluslararası politikalar, devam eden jeopolitik olaylar gibi dış riskler de bulunmaktadır. Bunlara işgücü piyasasının dayanıklılığı da dahil olmaya devam ediyor. İş piyasasının değişmeye başladığına, işe alımların az ya da çok durgunlaştığına ve üretkenliğin azaldığına dair işaretler var. Bu durum birim işçilik maliyetlerinde de ciddi bir artışa neden oldu.

Bu düşük işgücü verimliliği, çeşitli faktörlerden dolayı büyük ölçüde Fransa’da görüldü. Çıraklık eğitimindeki artış, işgücü piyasasının yapısı, devamsızlık, üretimdeki duraklamalar ve emek istiflemesi buna katkıda bulunmuştur.

İş fırsatları tarihi seviyelerin üzerinde

Yakın vadeli büyüme beklentileri hala oldukça düşük ve işgücü maliyetleri artıyor; bu da gelecek yıl daha fazla işten çıkarmanın zeminini hazırlayabilir. Bununla birlikte, açık iş pozisyonları şu anda tarihi seviyelerin üzerinde olduğundan, daha fazla işten çıkarmanın piyasa tarafından karşılanması muhtemeldir.

Enflasyon ve enflasyon beklentileri de endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Broyer’e göre enflasyonun düşürülmesinde iyi ilerleme kaydedildi. Tüketici fiyatları da bir miktar aşağı yönlü ilerleme kaydetti; manşet enflasyonu zirveden neredeyse yarı yarıya düştü.

Ancak ister piyasaya, ister tüketicilere, ister profesyonel tahmincilere dayalı olsun enflasyon beklentileri bu enflasyonla mücadele modelinden daha kötümserdir. ECB’nin son tüketici anketi, tüketicilerin enflasyonun Ağustos’taki %3,5 seviyesinden önümüzdeki 12 ayda %4’e ulaşmasını beklediklerini ortaya çıkardı.

Gerçek enflasyon ile beklentiler arasındaki fark devam ederse, ECB faiz oranlarını ne zaman düşürmeye başlayacağını yeniden düşünmek zorunda kalabilir, bu da parasal sıkılaştırma döngüsünün bitişini daha da geciktirebilir. Böyle bir durum gerçekleşirse, talep üzerinde yayılma etkisi yaratarak gelecek yıl ekonomik büyümeyi etkileyebilir.

Avrupa Merkez Bankası’nın para ve maliye politikası arasındaki dengeye odaklanan operasyonel çerçevesinin gözden geçirilmesi, ECB’nin bilançosunun daralmasına yol açabilir. Bu da faiz oranları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratabilir.

Orta vadeli faiz oranları artık negatif olmadığından borcun ekonomik sürdürülebilirliği daha merkezi hale gelebilir.

“Doğu Avrupa ülkeleri Batılı yatırımları çekebilir”

Doğu Avrupa’ya gelince Broyer, ülkelerin Batı Avrupalı ​​emsalleriyle aynı döngüde olmadıklarına ve enflasyondan çok daha fazla etkilendiklerine dikkat çekti.

Bunun temel nedenlerinden biri bu ülkelerin vergi politikalarının tüketiciyi koruma konusunda Batı Avrupa’ya göre daha az etkili bir rol oynamasıdır. Bazı Doğu Avrupa ülkelerindeki iş piyasası da Batı ülkelerine göre daha sıkı, bu da güçlü ücret artışına yol açıyor.

Ancak bu bölgenin orta vadeli görünümü biraz daha olumlu görünüyor. Broyer’in belirttiği gibi, “Doğu ve Batı Avrupa arasındaki işgücü maliyeti farkının önemli olduğu göz önüne alındığında, Doğu Avrupa ülkelerinin önümüzdeki yıllarda Batı’dan büyük miktarda doğrudan yatırım çekmesi muhtemeldir.”

Hizmetler sektöründe, birçok Avrupa ülkesinde birkaç yıldır ilk turizm sezonunun yaşanmasıyla desteklenen güçlü bir ivme kaydedildi. Ancak bu ivme artık biraz zayıflıyor.

İmalat sektörü stok döngüsü ve Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu enerji fiyatı şoku nedeniyle bir miktar zayıflık yaşıyor. İlk göstergeler Avrupa’nın imalat sektörünün dibe vurmuş olabileceğini gösteriyor; dolayısıyla gelecek yıl da bir miktar zayıflık bekleniyor, ancak mevcut koşullara bağlı olarak bir iyileşme olması da muhtemel.

REKLAM

Yüksek faiz oranlarının şiddetli etkisiyle inşaat sektörünün aynı hızda toparlanıp toparlanamayacağı önemli bir soru olmaya devam ediyor. Almanya’da imalat sektörü gelişirken, inşaat sektörü mevcut siparişlerin iptal edilmesi ve yeni siparişlerin gelmemesi nedeniyle sıkıntı çekmeye devam ediyor. Alman emlak piyasasının finansmanı da daha az sabit oranlara ve daha çok değişken oranlara dayanmaktadır.

Öte yandan, İspanya emlak piyasasının beklenenden daha dirençli hale gelmesi, Alman emlak sektörüne karşı bir denge unsuru oluşturuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
ekrem abi sitesi