CHP’li Çakırözer’den tartışılan raporu için açıklama: ‘Benim ve partimin değil, NATO Parlamenterler Asamblesi’nin raporudur’ – Son Dakika Siyaset Haberleri

CHP Eskisehir Milletvekili Utku ÇakırözerNATO Parlamenter Asamblesi adına sunulmuştur. “İran'ın bölgesel ve Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik tehdidi” başlıklı raporuyla tartışma yarattı. İran'a yönelik sert ifadelerin yer aldığı raporda, NATO'nun Ortadoğu'daki etkinliğini artırması, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkeleriyle entegrasyonunu sağlaması ve Türkiye'nin bu süreçte aktif rol alması gerektiği savunuldu. Çakırözer, raporun gündeme gelmesi ve tepkilere yol açması üzerine bir açıklama yaptı.
“İran'ın bölgesel ve Avrupa-Atlantik güvenliğine yönelik tehdidi” başlıklı raporun inceleme ve onay sürecini yürüttüğünü belirten Çakırözer, raporun konusu ve içeriğinin bir önceki raportör tarafından belirlendiğini söyledi. “NATO Parlamenter Asamblesi raporları, raportörün kişisel, partisel veya ulusal görüşlerini yansıtmamakta olup, Meclis Sekreterliği tarafından NATO kararları, önceki belgeler ve uzmanlar ışığında hazırlanan kolektif bir çalışmayı temsil etmektedir. Bu bağlamda söz konusu rapor, NATO Stratejik Konsepti 2022 ve Vilnius 2023 ve Washington 2024 zirve kararları doğrultusunda ele alınmıştır. Ancak raporun içeriği ise; Ülkemizin mevcut hükümetlerinin dış politikasına sıkı sıkıya bağlı olarak, temsil ettiğim Parlamentoyla ve ülkemizin kurumsal olarak belirlenmiş iradesiyle bağ kurmak sağlıklı değildir.” dedi.
“DEZENFORLAMA HABERLERİ”
“Bazı ülkelerin İran'a karşı daha sert yaptırımlar ya da atom enerjisi müzakerelerinin askıya alınması gibi talepleri benim tarafımdan değil, genel istişare süreci ve oylama mekanizması çerçevesinde formüle edildi. Türkiye'nin dış politikasının belirlenmesinden sorumlu tek kurumun Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yürütme organı olduğunu hatırlatmak isterim.” Çakırözer, açıklamasına şu ifadelerle devam etti:
“Bu bağlamda, “uluslararası toplumun önceliğinin İran'la nükleer diyalog ve diplomasi kapılarının her koşulda korunması olması gerektiği” yönündeki yaklaşımımız Sekretarya'ya net bir şekilde iletildi. Bu ilkeli tutum, raporun hem değerlendirme hem de sonuç ve öneriler bölümlerine yansıyor.
Ayrıca rapor, ülkemizin temel tutumlarından birini de bünyesinde barındırıyor;
İran barış ve istikrara katkı sağlayacak politikalara yönelmeli,
İran ile Körfez ülkeleri arasındaki çatışmaların diyalog yoluyla çözülmesi,
Türkiye öncülüğündeki İstanbul İşbirliği Girişimi (İSO) ve Akdeniz Diyaloğu gibi çok taraflı girişimlerin güçlendirilmesi,
Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerde devlet kurumlarının kurumsallaşmasına destek olmak,
Gibi öğeler dahildir.
Bu kapsamda hazırlanan rapor, 26 Eylül'de İspanya'da yapılan GSM toplantısında kabul edilerek resmen NATO Parlamenter Asamblesi belgesi statüsüne kavuştu. Ekim ayında Slovenya'da gerçekleştirilen NATO PA Genel Kurulu toplantılarında rapor sadece İran bağlamında yapılan tartışmalar çerçevesinde tartışılmıştı.
Her ne kadar dezenformasyon raporlarında “İsrail yanlısı bir tutum sergilendiği” iddia edilse de, raporun sunulduğu her iki toplantıda da Gazze'deki durum gündeme getirilmiş, bölgedeki acıların sona ermesi yönünde çağrılar yapılmış, İsrail'e yönelik asılsız eylemler kınanmış; Bu amaçla ilk etapta Netanyahu hükümetinin Gazze'deki sivil yaşam alanlarını sürekli bombaladığı belirtildi ve iki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği yönünde uluslararası kamuoyu dile getirildi.
Son olarak şunu bir kez daha vurgulamak isterim; Bu rapor benim, partim CHP'nin, çok partili TBMM NATO PA heyetimizin veya ülkemizin kişisel bir raporu değildir. NATO Parlamenter Asamblesi'nin kolektif belgesidir.”